28 Temmuz 2008 Pazartesi

bugününü yarınını düşünmekle geçirdi. yarının ipuçlarını aradı bugünde.. geceye baktı, saat 11'e.. sonra 12'yi düşündü. buçuklarını pek sevmezdi bugünün.. buçukça yaşamayı da.. herşey tam olsun istedi. gece de aşk da ay da.. peki ya yarın? o da mı buçukluydu yoksa?

5 yorum:

samaraata dedi ki...

hep yarın değil mi hayat.
hergün yeni bir iş gününe uyanmıyor muyuz?
iş günü değil mi hayat bize.
oysa ömür buçukları yapan dakikalardan ibaret.

Kısa Bir Cümle dedi ki...

insan doğası değil elbet 8 saat uyumak ya da 10 saat iş görmek rutin.. saatlerin ya da dakikaların buçukları var ömürde ama asıl olan an'ların buçuksuzluğu gibi geliyor. ya da mühim olan..

yarım kadraj yaşamak.. günün işi yerine iş gününü yaşamak.. her zaman da güzel bir sesle uyanmaz ya insan; maalesef bu vakitler biraz o vakitler. hak vermemek elde değil karamsar yarına..

bkrbyc dedi ki...

sanırım işsizsin,
boş zaman felsefe'nin edebiyat'ın kısacası sanat'ın anasıdır derler..
tesadüflere inanmam ben, yaratıcı sürecinizin buçuklu başlangıcına hoşgeldiniz..
merakla bekliyorum..

Kısa Bir Cümle dedi ki...

:) teşekkür ediyorum bkrbyc hoş yorumun için.. şu an maalesef işsiz değilim. hatta o kadar fena bir iş var ki başımda; geçen gün (normalde 6'da bitiyor mesaim) saat sabah 5 sularında evime gelebildim.

yaratıcılık konusunda kesinlikle haklısın. zaman ne kadar onunsa insan o kadar üretken oluyor.. buçuklara gelince; aslında pek zamansal değil, daha çok düşünsel.. ya da duygusal.. o kadar çok tadı buçuklu bırakıyoruz ki günde, gecede.. bir sonraki zamana hep yapılacak güzel şeyleri atıyoruz sanarken şimdiki zamanı yarım yaşıyoruz.

ya da bunu tek ben beceriyorum.. aslında "ben" kaynaklı olmuyorlar genelde. hep gidenler ya da götürülenler varken bugün, yarını merak etmemek elimden gelmiyor.

bkrbyc dedi ki...

asıl ben teşekkür ederim, şu arada yaptığımız iki satırlık hoş muhabbet için..