19 Haziran 2008 Perşembe

koca, hesapsız 1 kalabalıkta kendine benzer 1ilerini arıyordu. ya da eksik 1 satıra bağlanmak istiyordu.. satır aralarında upuzun gezintilere çıktı. durabileceği 1 durak yok gibiydi, gezintilerini uzattı. sonra kalabalık 1 durakta durdu ve sordu.. insan kaç kere insan doğar diye. ve yine sordu insan kaç kere rüya olur.. kalabalık, küçükken hep gördüğü rüyalar kadar kalabalıktı. o zamanlar başka 1 sorunun bekçisiydi.. kalabalık ebediyetin adresini bilmiyordu ama insan, insan olarak öldükten sonra hep adresini bilmediği ebediyete gidiyordu. peki ama nasıl? kalabalığı doğuran insan değil miydi yoksa.. sorularını çantasına koydu ve uzun gezintisini daha fazla bekletmeden tekrar yola koyuldu. nihayet kendine vakit geçmez, kervan uğramaz 1 satır buldu ve durdu. tedirgin gözleri bu defa o çocukluk rüyası kalabalığı görmüyordu. sonra sosyal intiharını çantasından çıkardı ve 9 kadar kambur sırtını 7 kadar dik ağaca yaslayıp 4 kadar keskin ebediyete baktı..

Hiç yorum yok: