gundelik yorgunluklar ve yogunluklar pencesinde eskinin rengini dusundu bir an.. sari miydi eski? pembe mi? sararamayan dijital
fotograflarina bakti eskilerin. fotograflarin aksine, dijital olmayan dostlar eskidikce
daha da sararmisti. sigarayi tutan elin
sarardigi gibi.. raki icilen daracik mekanlarin
sarardigi gibi.. raki icilen daracik mekanlarin
kocaman
anilari gibi.. sariydi eski fakat neden kafasinda
pembeydi eskinin hayali?
6 yorum:
yorgunluklar pencerisiyle ne anlatmak istediniz anlamadim. Anlatmak istediginiz anatema net ve basit, ama neden bu kadar benzetmeye yer verip anlatiniz. Bu kadar suslemeye gerek var mi?
Bence orda günlük yaşamın zorluk ve yoğunluğu kast etmiş. Zor yorgun ve yoğunken eski günlerin aklına geldiğinden eskileri dair düşüncelerden...
Ne sarıydı ne pembeydi eski, gün gibi belliydi yoktu rengi. Su gibiydi eski renksiz, kokusuz.. Eskiyi neye koysan o oluyor ne katsan o kukuyordu, sendin eski nereye gitsen peşinden gelen...
güzel insan,
tanımadığım dostum,
şarap şişe'si içinde,
akdenize attığım bu not,
sana ne zaman ulaşır bilmem,
ama..
umarım mutlusundur..
aklımdasın,
bil istedim..
adindaki sesli harfleri,
sesini tahmin etmeyi sevdigim dostum..
uc kez mutlu olamak icin uc kez okunacak bir not bu..
sen de akimdasin onca zamandir,
yazdiklarini tekrar gormek cok guzel..
aklindakileri bilmek..
kıymetli dostum,
dünya çok değişti,
postahanelerden mektup yerine sadece para gönderilir oldu..
bense seni yine andım yıllar sonra,
en değişmeyen usülle,
umarım iyisindir, mutlusundur..
Yorum Gönder